Marvels

Kurt Busiek ve Alex Ross bugün çizgi roman dünyasının en büyük isimlerinden ikisi. Marvels ise, onların kariyerlerini başlatan, tanınmalarını sağlayan, Marvel Comics tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir seri. 2008 yılında çıkan devam serisini (ki yine Busiek tarafından yazılmış) okumayı bitirdim geçenlerde, fakat serinin orjinali ile ilgili bir yazı yazmanın daha hoş olacağını düşündüm.

Neden benzersiz Marvels? Çünkü okuyucuya "şahane" Marvel Evreni'ne tamamen yeni bir açıdan bakma şansı veriyor. Phil Sheldon adlı bir fotoğrafçının - daha doğrusu süper kahramanların fotoğraflarını çeken bir fotoğrafçının gözünden anlatılıyor her şey. Marvels'ın çarpıcılığı da buradan geliyor. Normalde Marvel'ın çizgi romanlarını okurken, hep süper kahramanların (yani aslında olmadığımız, asla olamayacağımız ve tam olarak anlayamacağımız kişilerin!) gözünden izliyoruz çizgi romanları. Oysa bu sefer, bildiğimiz olayları, bir kez de normal insanların gözünden, tekrar yaşıyoruz.

Öyle ki, süper kahramanlara karşı duyulan kıskançlığı, tam anlaşılamadıkları için sebep oldukları korkuyu, en dehşet dolu anlarımızda bizi kurtardıklarında "kahraman"; bu anlar geçtiğinde ise "toplum için zararlı" olmalarını ve basının kahramanlar üzerindeki etkisini muazzam bir şekilde gösteriyor Marvels. Fakat tek gösterdiği bu değil.

Fantastic Four Galactus'u durdurmaya çalışırken, gezegenin yok olacağını öğrenen insanların, sokakta yaşadığı paniği de gösteriyor.

Spider-Man Daily Bugle Binasının camına tırmanırken, camın iç tarafında olmanın nasıl bir duygu olduğunu gösteriyor.

Mutantlara karşı nefreti, onların yarattığı korkuyu, dehşeti, paniği gösteriyor.

Captain America'yı gördüğünde, tüylerin diken diken olmasını, bir efsaneyle karşılaşmanın nasıl bir duygu olduğunu gösteriyor.

Çok fazla uzatmazsak, süper güçlerin, uzaylı istilalarının, ölümden geri dönmelerin, tanrıların alışılmış şeyler olduğu bir evrende, normal bir insan olmanın, "herhangi biri" olmanın ne demek olduğunu gösteriyor.

Herhangi bir Marvel hayranının, çizgi roman okumayı seven hiç kimsenin kaçırmaması gereken bir eser.